Eğitim İzleme Bülteni


2020-21'de Öğretmenler ve Eğitimin İçeriği

Eğitim İzleme Raporları’nda derlediğimiz verileri Eğitim İzleme Bültenleri’nde özetliyor, kamuoyuna nitelikli bilgi kaynağı olmayı ve kanıt temelli politika üretim süreçlerine katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Eğitim İzleme Bültenleri’nin bu sayısında, Eğitim İzleme Raporu 2021’in Öğretmenler ve Eğitimin İçeriği dosyalarından bazı bulgulara yer veriyoruz.

2020-21 eğitim-öğretim yılında öğretmen sayısı önceki yıla kıyasla nasıl değişti?

2020-21 eğitim-öğretim yılında Türkiye’de bulunan toplam 1.112.305 öğretmenin 950.090’ı (yüzde 85,4) resmi kurumlarda, 162.215’i (yüzde 14,6) ise özel kurumlarda görev yapıyor. 2020-21 eğitim-öğretim yılında resmi kurumlardaki öğretmen sayısı bir önceki yıla göre yüzde 0,8 arttı. Özel öğretim kurumlarında ise tüm kademelerde öğretmen sayısı yüzde 7,2 azaldı.

Özel öğretim kurumlarında oransal olarak en çok azalma okulöncesinde, sayısal olarak ise en çok ortaöğretimde oldu. Ne kadarının istifa, emeklilik vb. nedenlerden kaynaklandığı bilinmese de özel ortaöğretim kurumlarında öğretmen sayısının toplam 5.302 azaldığı (önceki yıla göre yüzde 7,0) görülüyor. Ortaöğretim kademesinde özel ortaöğretim kurumu sayısı da 2020-21 eğitim-öğretim yılında önceki yıla göre yüzde 2,4 azaldı.


Öğretmen açığı ve norm fazlasına ilişkin verilerin düzenli olarak paylaşılması tüm öğrencilerin eğitim haklarının güvencede olması ve her koşulda devam etmesinin sağlanması bakımından önemli.

T.C. Sayıştay Başkanlığı tarafından yayımlanan 2020 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu’nda öğretmen açığına ilişkin güncel bir bilgi bulunmuyor. Bir önceki yılın raporunda Aralık 2019’da net öğretmen ihtiyacının 93.235, kurum bazlı öğretmen açığının ise 138.393 olduğuna yer verilmişti. Bu konuda güncel veri eksikliği bulunuyor; ancak yıllık atama sayısı bilindiğinden önceki yıla ait veriler güncel duruma dair çıkarımda bulunmak için belli oranda fikir verebiliyor.

2020 yılında ilk ataması yapılan öğretmen sayının 40.925, emeklilik, istifa vb. nedenlerle ayrılan öğretmen sayısının da 15.021 olduğu hesaba katıldığında 2020 yılında net öğretmen ihtiyacının 67.331 civarında olduğu tahmin edilebilir.

 

Türkiye’de öğretmen maaşları

Türkiye’deki öğretmen maaşlarının Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ortalamasının belirgin biçimde altında kaldığı daha önceki Eğitim İzleme Raporları’nda yer alıyor. Bu durum en güncel karşılaştırılabilir veriye göre de değişmiyor. 2020 yılında Türkiye’de resmi kurumlarda ilkokul kademesi için başlangıç maaşı yıllık 28.897 ABD doları iken OECD ortalamasında 34.942 ABD doları. Her yıl belirli bir zam oranıyla öğretmen maaşlarında artış yapılsa da satınalma gücünü dikkate alan bu hesaplamaya göre Türkiye’deki öğretmen maaşlarının 2020 yılında 2019’a göre azalmış olduğu anlaşılıyor. OECD ortalamasında ise artış yaşanıyor. Ücretli öğretmenler ve özel okullarda çalışan öğretmenlerin bir bölümü daha düşük ücretler karşılığında çalışıyorlar.

Türkiye’de öğretmenlerin mesleğe başlama maaşlarıyla alabilecekleri en yüksek maaş arasında çok az fark bulunuyor. 2020 verisine göre Türkiye’de ilkokul kademesinde, meslekte geçen hizmet yılına göre artan hâliyle en yüksek öğretmen maaşı başlangıç maaşından yalnızca yüzde 12 daha fazla. Bu oran OECD ortalaması içinse yüzde 66.

Öğretmen özerkliği ve eğitimin içeriği

Türkiye’de öğretmenlerin eğitimin içeriğine etki etme çerçevesinde özerklikleri düşüktür ve mesleğini yürütürken kendisini daha özerk hissetmek öğretmenler açısından bir ihtiyaçtır. Uluslararası Öğretme ve Öğrenme Araştırması (TALIS) 2018 verilerine göre, Türkiye’deki ortaokul öğretmenlerinin yüzde 74,4’ü ders içeriğinin belirlenmesinde etkili olabildiğini düşünürken bu oran OECD ortalamasında yüzde 84,3. Türkiye’deki ortaokul öğretmenlerinin öğretme yöntemlerine karar verme ve öğrencilerin disiplininde kendilerini etkili görme oranları da OECD ortalamasının altında.

Salgının yarattığı belirsizlik ortamı, öğretmenin mesleki güçlenmesinde kilit kavramlardan biri olan öğretmen özerkliğinin önemini daha güçlü bir biçimde gösterdi. Bir yıl boyunca yapılan izlemeler ve Eğitim İzleme Raporu 2021: Öğretmenler dosyası için yapılan öğretmen görüşmeleri salgında öğretmenlerin pek çoğunun inisiyatif alarak çözüm ürettiğini gösteriyor.

Öğretmenler güncellenen öğretim programlarını nasıl değerlendiriyorlar?

Millî Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı (MEB TTKB) tarafından, 2018-19 eğitim-öğretim yılında güncellenen toplam 31 dersin öğretim programına yönelik, 25.006 öğretmenin katılımıyla nitel ve nicel yöntemler kullanılarak yapılan değerlendirme araştırması yapıldı. Araştırma, eğitimin değişen ihtiyaçları kısıtlı düzeyde karşıladığını, gerçek/günlük yaşamla güçlü bir bağı olmadığını ortaya koyuyor. “Öğretim programı, çağın koşullarına göre değişen ihtiyaçları karşılar durumdadır” önermesine hiç katılmayan, az katılan ve orta düzeyde katılan öğretmenlerin toplamı yüzde 54,8’le oldukça dikkate değerdir. “Öğretim programında belirlenen beceriler öğrenci özelliklerine uygundur” ve “Öğretim programında gerçek hayatla ilişkilendirmeye yönelik yönlendirmeler yeterlidir” önermelerine ise katılımcıların yarısından fazlasının orta ile az düzeyde katıldığı veya hiç katılmadığı önemli bir diğer bulgu. Bu cevaplara bakıldığında, öğretmenlerin eğitimin günümüz koşullarıyla ilişkisinin yeterli olmadığını düşündükleri ifade edilebilir.

Raporda, “Kazanımlar, öngörülen sürede tamamlanabilecek niteliktedir” önermesine hiç katılmayanların, az ve orta düzeyde katılanların oranının toplam yüzde 50,8 olduğu görülüyor. “İçerik (tema/öğrenme alanı/alt öğrenme alanı/ünite/konu/kavram/kazanımlar) belirtilen sürede yetişmeyecek kadar yoğundur” önermesine ise öğretmenlerin yüzde 37’si çok ve tam; yüzde 29,8’i ise orta düzeyde katıldığını belirtiyor. “Kazanım sayıları-süre (ünite-zaman) dağılımı uygundur” önermesine hiç katılmayan ve az katılanların oranları toplamı yüzde 22,9, orta düzeyde katılanların oranı ise yüzde 32,7. Bu bulgulara bakıldığında, öğretim programlarının sadeleştirilmesine yönelik çalışmaların henüz arzu edilen düzeye gelmediği ifade edilebilir.

 

Krizlerle dolu ve çözüm bekleyen bir gezegen devretmekte olduğumuz çocuklara oyun için ne düzeyde zaman ve mekân sağlıyoruz?

Okulöncesi kademesinde resmi okulöncesi eğitim kurumlarında güne başlama, oyun, beslenme, temizlik, etkinlik, dinlenme ve günü değerlendirme zamanlarını da içerecek şekilde günde 50 dakikalık aralıksız altı etkinlik saati gerçekleştiriliyor. Millî Eğitim Bakanlığı'na (MEB) bağlı yedi coğrafi bölgede yer alan resmi anaokullarında görev yapan 460 okulöncesi öğretmeniyle gerçekleştirilen bir araştırma çocukların serbest oyunu çoğunlukla güne başlama zamanında (yüzde 70), bir ila iki saat süreyle (yüzde 60) oynadıklarını, öğretmenlere göre çocukların çoğunlukla okulda bahçe etkinliklerinden ve oyunlarından hoşlandıklarını (yüzde 54), doğal ve doğadan malzemelerle oynamaktan keyif aldıklarını (yüzde 51) ortaya koydu. Bu veri aynı zamanda “doğayla birlikte” serbest oyunun önemine de işaret ediyor. Araştırmaya katılan öğretmenlerin yarısının çocuklara bir gün içerisinde sağlanan oyun oynama süresini yeterli olduğunu düşündükleri, yüzde 17’sinin yetersiz olduğunu ifade ettikleri, yüzde 33’ünün de soruyu yanıtsız bıraktığı görülüyor. Oyun süresini yeterli bulmayan öğretmenlerin yüzde 46’sı oyun oynama süresinin bir buçuk ila iki saat olması gerektiğini düşünüyor.

 
Image

0 212 292 05 42

Image

erg@sabanciuniv.edu

Image

Karaköy / İstanbul