Merhaba,


18. İÖK’e sayılı günler kala, yeniden sizinle buluşmak için arka planda harıl harıl çalışmaya devam ediyoruz. Konferansın çevrimiçi olarak gerçekleşeceği ikinci yılda, geçen seneki tecrübelerimizden ve geribildirimlerinizden yola çıkarak bazı yenilikler geliştirdik. Birbirimizle daha çok etkileşime girebileceğimiz, birbirimizi daha iyi duyabileceğimiz, gürültüden uzak, iyi örneklere yakın hissedebileceğimiz bir deneyim tasarlamaya çalıştık. Çevrimiçi İÖK’ü iyileştirmek için bu çabayı gösterirken, hazırlık aşamasında İÖK ekibi olarak biz de sizinle daha etkileşime girmeye ihtiyaç duyuyoruz. Bu yüzden her bir İÖK bülteninde ekip üyeleri size doğrudan sesleniyoruz. Umarız özlemimizi ve heyecanımızı hissediyorsunuzdur!


Bu yıl, konferans temasının işaret ettiği üzere “Görevimiz: Oyun”. Yılın başından bu yana oyun oynamak üzerine düşünüyoruz. Yaş aldıkça oyundan ne kadar koptuğumuzu siz de fark etmiş miydiniz? Eğitim hayatımız devam ederken bunun olmasının bir sebebi giderek biriken ödevler, kapımıza dayanan önemli sınavlar, gündelik hayatın telaşları arasında oyuna vakit bulamamak... Bir diğer sebep ise toplum baskısı. Oyun oynamanın yalnızca çocukluğa özgü olduğu düşüncesi, belirli bir yaşa gelmiş çocukların “Sen büyüdün artık” denilerek hareket kabiliyetlerinin sınırlandırılması, “oyuncu” karakterdeki yetişkinlerin yeterince yetişkin olmamakla suçlanması, utandırılması…


Oysa ben çocukken aynı gün içerisinde bile bir sürü oyun üretirdim. Sabah halının ortasında olduğunu hayal ettiğim havuzda su balesi yapar, öğlen yarattığım çeşitli kostümleri defileyle sergiler, yiyeceklerle kremleri birleştirip deneyler yapar, akşamları sandalyelerin arasına kurduğum çadırın içinde geçirirdim. Sanırım ilk olarak deneyleri bıraktım. Su balesi hevesim Rus balesi kursuna yazılmamla birlikte dönüşüm geçirerek bir süre daha devam etti. Defilelerim odama hapsoldu, kampçılık da kendine gezginlik gibi bir ara formül buldu. Her biri beni bambaşka yollara sürükleyebilecek bu oyunlar, yaş aldıkça ve oyun oynamaktan koptukça bana sırasıyla veda etti. Peki bu oyunlarda ortaya çıkan becerilerimi ve merakımı bugün de bir şekilde beslemeye devam edebilseydim?


İşte bu yüzden, hepimizin görevi oyun! Ve neyse ki oyun, Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 31. maddesiyle güvence altına alınan bir hak. Bu hakkın uygulamaya konabilmesi için ise bana, size, çocukları çevreleyen tüm paydaşlara görevler düşüyor.


Tüm çocukların ve kendimizin bireysel gelişimi için oyunu ciddiye almaya başlamak sahip olduğumuz en güzel yetişkinlik görevi olabilir. Bu yıl hepimizi göreve davet ediyor ve oyunla buluşmak için sabırsızlanıyoruz.


Çok yakında görüşmek, tanışmak ve birlikte oyun oynamak üzere.


Sevgiler,
Özge Karakaya

18. İÖK’ün Programını Açıklıyoruz!

Yeni eğitim-öğretim yılına iyi örneklerle ve birlikteliğimizden güç alarak başlamak için Eğitimde İyi Örnekler Konferansı’nı sonbahara taşıdığımızı duyurmuştuk. Çok yakında 18. İÖK’ün tarihini ve program detaylarını sosyal medya kanallarımızda ve web sitemizde paylaşacağız. İÖK ekibine heyecanını her zaman hissettiren, bizler gibi heyecanla bekleyen herkese duyurulur. :)

#HaftanınOyunu İçeriklerimizi Gördünüz Mü?

Ağustos ayından başlayarak 18. Eğitimde İyi Örnekler Konferansı’na kadar her hafta Cumartesi günü ilham veren bir oyun paylaşıyoruz. İlk oyunumuz, Disiplinlerarası Oyun Atölyesi Doya Doya Oyna çatısındaki öğretmenler tarafından tasarlandı. İkincisi Nike Türkiye'nin ana desteği, BoMoVu ve Millî Eğitim Bakanlığı'nın işbirliğiyle hayata geçirdiğimiz Made To Play: Hareket Okulda projesi kapsamında hazırladığımız Aktif Okul Öğretmen Kılavuzu’ndan bir oyundu. Yayımlanan son oyunumuz ise Öğretmen Ağı’nın Yaratıcı Problem Çözme Programı kapsamında geliştirildi. Oyunların yönergelerine görsellere tıklayarak ulaşabilirsiniz. 27 Ağustos 2021, Cumartesi günü (yarın) paylaşacağımız #HaftanınOyunu’nu incelemek için sosyal medya kanallarımızı ve web sitemizi takip etmeyi (ve oynamayı) unutmayın!

Eğitimde Zamansız İyi Örnekler - Sınıflarda Hazır Materyallere Son

İrem öğretmen #HerkeseİyiÖrnek diyerek, Montessori alternatif eğitim modelini Şırnak’tan başlayarak 22 ile taşıdı. Kendi ürettiği malzemelerle, devlet anaokullarında okuyan yüzlerce çocuğun hayatına dokundu. Gelin, bu iyi örneği hep birlikte hatırlayalım.

Sizden Gelenler: Bana Göre Oyun…

Geçtiğimiz bültende İlham Alanı’nda paylaşılan en sevilen oyunlara yer vermiştik. Bu bültende oyuna dair gelen kişisel tanımları paylaşıyoruz. İşte “Bana Göre Oyun…” başlığına gelen yorumlardan bazıları:

“Bence oyun, oyun hamurunun henüz icat edilmemiş olduğu yıllarda aileniz bahçeyi kazarken elinize o toprakları alıp suyla ve bitkilerle karıştırıp oyun hamurunu icat etmeniz ve onunla koca bir dünya yaratmanızdır. Aynı benim çocukluğumda buluş yaptığım ve ömrüm boyunca unutmayacağım oyun hamurları gibi :)”


“Oyun, hayatın provası gibidir. Eğlenirken öğreten, eşsiz bir deneyimleme fırsatıdır.


“Her şeyi deneyimlemenin eğlenceli halidir.”


“Bence oyun; eğlence, keşif, farkındalıktır.”

Peki size göre oyun nedir? Hadi gelin İlham Alanı’nda oyunu yeniden keşfetmek için buluşalım!

Web Site

www.egitimreformugirisimi.org


İÖK Bülteni aboneliğinden ayrılmak için tıklayınız.