Çalışmalar

Yayınlar

Yazılar

Videolar

Projeler

ERG Sözlük

Haberler

Duyurular

Açıklamalar

Röportajlar

E-Bültenler

Kurumsal

Hakkımızda

Ekip

Yönetim Kurulu

Faaliyet Raporları

Basın

Daha Fazla...

Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors
Yazı
Projeler
Haberler
Yayınlar
Videolar
Kategori
2009
2010
2011
2012
Arka Plan
Çalışmalar
Diğer
Dünyadaşlık Yazıları
Eğitimde Din ve İnanç Özgürlüğü
ERG Blog
Etraflıca
Okul Hâli/Hayali
Özel Sayfalar
Türkiye'de Koronavirüsün Eğitime Etkileri
Uzun Hikâye
Yazı

“Eğitime Erişim Çocuk Koruma Meselesidir”

Yazar bulunamadı.
Günümüzde okullar, yalnızca eğitim programlarının yürütüldüğü mekânlar olmanın ötesine geçip; çocukların güvenli, destekleyici ve kapsayıcı bir ortamda büyüdükleri temel yaşam alanları hâline geldi. Çocukların büyük bölümünün günün önemli bir kısmını geçirdiği bu alan, onların kendilerini güvende hissetmeleri, değer görmeleri, akranlarıyla etkileşim kurmaları ve toplumsal yaşamı deneyimlemeleri açısından önemli bir role sahiptir. Eğitim İzleme Raporu 2025, okulu bu geniş çerçevesiyle ele alarak, eğitimin yalnızca bilgi aktarımına indirgenemeyecek ölçüde çok katmanlı bir ekosistem olduğunu vurguluyor. Aynı zamanda, okulların çocuk koruma sisteminin önleyici hedeflerini uygulamada kritik bir işlev üstlendiğini ortaya koyuyor.

Çocuk hakları alanında uluslararası belgeler ve ulusal mevzuat, çocukların her türlü riskten korunmasını anne babaların, devletlerin ve toplumların ortak sorumluluğu olarak tanımlıyor. Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 19. ve 27. maddeleri, her çocuğun bedensel, zihinsel, ruhsal ve toplumsal gelişimini güvence altına alacak yaşam koşullarına sahip olma hakkını düzenler. Çocuğun gelişimi için gerekli şartları sağlamak; anne babaların, devlet kurumlarının, eğitim sisteminin ve toplumun tüm kesimlerinin ortak yükümlülüğüdür. Bu yükümlülük yalnızca hakların sağlanmasını değil, ihmal ve istismar da dâhil olmak üzere çocukların maruz kalabileceği her tür riskin önlenmesini de kapsar. İşte paradigma değişikliği tam da bu noktada ortaya çıkıyor: Çocuk koruma yalnızca müdahaleci bir yaklaşım değildir; önleme odaklı, riskleri erken fark etmeye dayalı, bütüncül bir sistemdir.

Bu çerçevede devletler, eğitimden sağlığa tüm temel hizmetleri yalnızca erişilebilir kılmakla değil, bu hizmetleri çocukların güvenliğini önceleyecek bir anlayışla sunmakla da yükümlüdür. Çocuğa hizmet sunan kurumlar bu nedenle çocuk koruma sisteminin bir parçasıdır. Bu kurumlar içinde en istikrarlı ve sürekli temas alanını oluşturan okullar, çocukların iyi olma hâlinin izlenmesi açısından benzersiz bir öneme sahiptir. TC Anayasası’nın “Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır” hükmü de bu yükümlülüğü pekiştirir. Aynı doğrultuda Türk Medeni Kanunu, çocuğun güvenliğinin tehlikeye düştüğü durumlarda devletin müdahale yetkisini tanımlar ve çocuğun gelişiminin risk altında olduğuna dair bildirimi, çocukla temas hâlindeki herkesin sorumluluğu olarak düzenler. Okulların çocuk koruma sistemi içerisindeki yeri, bu hukuki arka planla somutlaşır.

Eğitim İzleme Raporu 2025, bu anlayıştan hareketle, çocuk koruma kavramını eğitimin merkezine yerleştiriyor. Örgün eğitim hizmetlerine erişimin kendisi bir çocuk koruma meselesidir. 1.470.694 çocuğun örgün eğitim dışında kalması, yalnızca öğrenme hakkından mahrumiyetle açıklanamaz; aynı zamanda çocukların korunma hakkını destekleyen gözetim mekanizmalarından uzak kalmaları anlamına gelir. Bu sayıların dahi tam olarak tespit edilememesi, sistemin riskleri tanıma ve izleme kapasitesindeki zayıflıklara işaret eder. Bu nedenle erişim, devam, devamsızlık, kayıt dışılık gibi göstergeler aynı zamanda birer çocuk koruma göstergesidir.

Raporun örgün eğitime erişimi ele alan bölümleri, eğitim dışına itilen çocukların karşı karşıya oldukları risk alanlarını görünür kılarak adeta bir bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmesine katkı sunuyor. Bu risklerin tespiti ve çocukların sisteme geri kazandırılması, yalnızca eğitim politikalarının değil, çocuk koruma politikalarının da temel konusudur. Okulların bu riskleri artırma veya azaltma potansiyeli ise, onları çocuk koruma sisteminin en etkili bileşenlerinden biri hâline getirir.

Raporun okul odağındaki bölümü, eğitim ortamının çocuk koruma kapasitesini belirleyen unsurları kapsamlı bir biçimde ele alıyor. Okul binalarının fiziksel koşullarından güvenlik politikalarına; müfredat ve sosyal programlardan öğretmen-öğrenci-veli ilişkilerine; rehberlik hizmetlerinden okul iklimine kadar geniş bir alanda değerlendirme yapılıyor. Bu değerlendirmeler, okulun yalnızca akademik değil, koruyucu bir kurum olarak güçlendirilmesi gerektiğini gösteriyor.

Okulların çocuk koruma sorumluluğu iki temel düzlemde ele alınmalıdır. Birinci düzlem, okulun kendi sınırları içinde güvenli bir ortam oluşturmasıdır. Çocuğun okulda fiziksel, duygusal ve psikolojik açıdan güvende olması; mekân düzenlemelerinden personel seçimlerine, akran ilişkilerinin yönetişiminden ayrımcılıkla mücadele politikalarına kadar birçok sürecin çocuk merkezli bir anlayışla tasarlanmasını gerektirir. Okullar, yalnızca krizlere müdahale eden değil, riskleri ortaya çıkmadan fark edebilen kurumlar olmalıdır.

İkinci düzlem ise, okulun çocuğun okul dışındaki yaşamına ilişkin riskleri tanıma ve ilgili kurumlarla işbirliği içinde harekete geçme kapasitesidir. Eğitimciler, çocukla düzenli temas hâlinde oldukları için ihmal, istismar veya diğer riskleri en erken gözlemleyebilecek konumdadır. Bu nedenle her okulun işleyen bir bildirim mekanizmasına, bu alanda yetkin personele ve düzenli olarak güncellenen bir çocuk koruma politikasına sahip olması esastır. Okulların bu yükümlülüğü yerine getirmesi, hem çocukların güvenliğini hem de eğitim kalitesinin sürdürülebilirliğini doğrudan etkiler.

Önleme odaklı bir çocuk koruma yaklaşımı, tüm okul topluluğunun -öğretmenlerden yöneticilere, velilerden öğrencilere- ortak bir sorumluluk bilinci geliştirmesiyle mümkün olur. Çocuğun sesine değer veren, duygularına duyarlı, ihtiyaçlarını gözeten bir okul iklimi yalnızca koruyucu değil, aynı zamanda onarıcı bir toplumsal yapının temelini oluşturur.

Bugün eğitim sistemleri ekonomik, çevresel, sosyal ve teknolojik pek çok krizin gölgesinde sınanıyor. Bu değişken koşullar altında okul, çocukların hayatındaki en güvenilir dayanak noktalarından biri olmayı sürdürmek zorundadır. Bu nedenle çocuk koruma yaklaşımının planlamadan uygulamaya, bütçelemeden ölçme değerlendirmeye kadar eğitimin tüm alanlarına içselleştirilmesi zorunludur.

Çocuk koruma bir ek sorumluluk değil, eğitimin özüdür. Öğretmenlerden yöneticilere, rehberlik uzmanlarından destek personeline kadar tüm okul topluluğunun bu sorumluluğu üstlenmesi, eğitim ortamlarını çocuk güvenliğinin tesis edildiği ortamlar olarak tasarlanmalıdır. Öte yandan çocuk koruma sisteminin, çocuğun edilgen olduğu bir sistem olarak tasarlanamayacağına da dikkat etmek gerekir. Koruyucu okul iklimi, mevzuatla sınırlı olmayan; çocuğun görüldüğü, duyulduğu ve değer verildiği bir kültürün hakim olduğu iklimdir.

Bu nedenle her okulun bu beklentileri nasıl karşılayacağını, uygulamalarına nasıl yansıtacağını tarif ettiği bir çocuk koruma politikasına ve bu politikayı hayata geçirecek bir ekibe ihtiyacı bulunuyor.

Eğitim İzleme Raporu 2025, çocuk koruma ve eğitim ilişkisini yalnızca çocuğa yönelik riski fark etme ve bildirme sorumluluğundan ibaret olmadığını, somut göstergeler ve politika analizleri üzerinden ortaya koyarak önemli bir izleme alanı sunuyor. Bu süreç, eğitimin çocuk merkezli bir yaklaşımla nasıl güçlendirilebileceğini anlamamıza yardımcı olur. Çünkü koruyucu bir okul iklimi paylaşılan bir sorumluluğun ve ortak bir kültürün ürünüdür.

Her çocuğun güvenli, destekleyici ve umut veren bir okulda öğrenme hakkı vardır. Bu hakkın yaşama geçirilebilmesi için çocuk koruma politikalarının, bu politikalar ile uyumlu okul uygulamalarının, okul paydaşlarının ve okulu destekleyen çocuk koruma çalışanlarının ortak çabasının sürekliliği gereklidir. Eğitim İzleme Raporu 2025, bu ortak sorumluluğu görünür kılmayı, iyi örnekleri paylaşmayı ve çocuk koruma yaklaşımının eğitim sisteminin ayrılmaz bir parçası hâline gelmesine katkı sunmayı amaçlıyor.

Yazar bulunamadı.

Yazar bulunamadı.

Yazar bulunamadı.
Bu İçerikler İlginizi Çekebilir
Skip to content