Al Jazeera, Umay Aktaş Salman Öğrencilerin uluslararası ölçekte fen, matematik ve okuma becerilerini ölçen en önemli sınavlardan biri olan PISA’nın 2015 sonuçları açıklandı. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) 15 yaş grusundaki öğrencilere uyguladığı sınavda Türkiye önceki yıllara göre geriledi.
Fen, matematik ve okumada 2003’ten beri yükselen puanlar 2015’te düşerek, 12 yıl önceki sonuçların bile altına geriledi. Sıralamada ise Türkiye, 70 ülke içinde fende 52’inci, matematikte 49’uncu, okumada 50’inci.
2003 yılında 434 olan Fen puanı 425’e, 423 olan matematik puanı 420’ye, 441 olan okuma puanı ise 428’e düştü. Üç alanda da en başarılı ülke Singapur.
Bütçe, derslik artarken niye başarı artmıyor?
Sonuçların en çarpıcı kısmınlarından biri de en üst düzey beceri gösteren öğrenci oranının düşüklüğü. Fen, matematik ve okumanın en az birinde ileri düzeyde performans gösteren öğrenci oranı OECD ülkelerinde yüzde 15,3 iken Türkiye’de bu oran sadece 1,6. Fende en üst düzeyde hiç öğrenci yok. Türkiye’deki öğrencileri düşük düzey performans gösteren grupta kümeleniyor. OECD ülkeleri genelinde düşük düzey performans gösteren öğrencilerin oranı yüzde 13 iken, Türkiye’de bu oran yüzde 31,2. Bu da öğrencilerin dört işlem, okuma yazma gibi temel becerilerle sınırlı olduğunu gösteriyor.
Türkiye’de son 15 yılda eğitime ayrılan kaynak, derslik sayısı arttı. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısında büşük bir iyileşme yaşandı. Peki bu gelişmelere rağmen PISA 2015’te neden iyileşme sağlanamadı? Sonuçların ne anlama geldiğini uluslararası verileri çalışan, akademisyen ve eğitim politikası uzmanlarına sorduk.
“Beceri ve öğrenci odaklı eğitim şart”
MEF Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Erhan Erkut, sonuçlarda sıralamanan ve puanların düşmüş olmasının yanında en üzücü olanın ileri düzeyde beceri sahibi olan öğrenci sayısının azlığı olduğunu söylüyor:
“Fende hala en üst seviyede öğrenci oranımız sıfır. Oysa bu grup geleceğin bilim insanları, mühendisleri olacak. Sadece puanlarımız düşse dert etmeyeceğim. Birden altıya kadar öğrencilerin sıralandığı beceri düzeylerinde ikinin altına düşüyoruz. Temel beceri düzeyi ve altı yani. Altıncı düzeye giremiyoruz. Bu sonucun nedenlerini rapor içinde de bulmak mümkün. Eğitim harcamaları ile puanlar arasında doğru orantı var. Türkiye’nin eğitime para harcadığını biliyoruz ama toplam yapabildiğimiz harcama yine de düşük kalıyor. Harcadığımız paranın da tam karşılığını almıyoruz. Rapordaki fen skoru eğrisine baktığımızda yapılan harcamaya göre Türkiye’nin 438 puan alması gerekiyor. Ancak alınan puan 425. Başarısızlığın bir diğer sebebi anne babanın eğitim seviyesinin düşük olması. Bir başka sebep öğrencilerin sosyo ekonomik açıdan zayıftan olması. Öte yandan PISA’da başarılı olmak istiyorsak içeriğin beceri odaklı ve öğretmen yerine öğrenci odaklı olması gerekiyor. Aktivitelerle, sunumlarla, projelerle öğrenmenin gerçekleşmesi lazım.
“TEOG’da 4700 öğrenci tam yapıyorsa PISA’da niye böyle?”
8. sınıf öğrencilerinin liselere yerleşmek için girdiğ TEOG’da 4700 öğrenci tam puan alırken, PISA 2015 sonuçlarına göre üst düzey öğrenci grubuna giren öğrenci yok. Demek ki TEOG’da yanlış bir şeyi test ediyoruz. PISA’nın 2 ve 3. seviyesine denk gelen sorular soruyoruz. Öğrendiği bilgiyle yeni bir şey üretiyor mu öğrenci bunu sınamıyoruz. Bilginin kullanımının öğretilmediği bir eğitim sistemi kulanılıyor. 10 yıllık plan yapmamız lazım. Krize girin Finlandiya başarıyı yakalamadan önce eğitime ayırdığı parayı ikiye katladı. Eğitim seferberliğinin ideolojiden bağımsız olması gerekiyor. Osmanlı’dan, Cumhuriyet’ten bu yana bütün iktidarlar kendi ideolojilerin doğrultusunda kullandı eğitimi. Gelinin sonuç ortada.”
“Sebeplerden biri öğretmenin ihmal edilmesi”
Eğitim Reformu Girişimi Koordinatörü Batuhan Aydagül’e göre Türkiye 2003’ten bu yana üç alanda da kazandığı gelişmeyi kaybetmiş durumda:
“OECD’nin söylediği en önemli şey, başarılı okulların öğretmen niteliğine çok önem verdiği. Türkiye’nin eğitimde en zayıf karnı öğretmen niteliği ve öğretmeni güçlendirmeye hiç önem vermemesi. Öğretmen işe almaktan bahsetmiyorum. Çalışan öğretmenin desteklenmesinden bahsediyorum. Sebeplerden biri kesinle öğretmenlerin ihmal edilmesi. 2012’de Ulusal Öğrtemen Stratejisi hazırlandı. O yıldan bu yana eğitimde her şey değişti ama bu strateji belgesi uygulanmadı. Bunun faturasını çok acı bir şekilde ödeniyor. PISA’ya giren öğrenciler arasında ortaokulun üç ya da dört yılını 4+4+4 sistemine göre okuyanlar da var. Okullarının bölünmesi, okul geçişleri, seçmeli derslerin yarattığı karışılıklığın bu tablonun içinde payı var. PISA 2015 sonuçlarına göre öğrencilerimizin fen, matematik ve okumada çoğunluğu en basit düzeyde bilgiye sahip. Bu okuma yazma biliyor, dört işlem biliyor demek.”
“Türkiye’den WhatsApp geliştiren çıkar mı?”
AboutERG (Eğitim Reformu Girişimi)
Eğitim Reformu Girişimi (ERG), çocuğun ve toplumun gelişimi için eğitimde yapısal dönüşüme nitelikli veri, yapıcı diyalog ve farklı görüşlerden ortak akıl oluşturarak katkı yapan bağımsız ve kar amacı gütmeyen bir girişimdir. Yapısal dönüşümün ana unsurları, eğitimde karar süreçlerinin veriye dayalı olması, paydaşların katılımıyla gerçekleşmesi, her çocuğun kaliteli eğitime erişiminin güvence altına alınmasıdır.







