Milli Eğitim Şurası nasıl karar alır?
Milli Eğitim Şurası’nın karar alma yöntemleri, maalesef bir danışma organının karar alma yöntemlerine uygun değil. Eğitim gibi oldukça yoğun bilimsel bulgu üretilen bir alanda kararlar alırken, Şura hiçbir noktada veri temeli gözetmiyor. Ayrıca Şura genel kurulunda kararlar, müzakere ya da nitelikli çoğunluk yoluyla değil, katılan ve o anda görüşülen önergeyle ilgilenen üyelerin salt çoğunluğunun oyuyla alınıyor. Şura öncesinde illerde oluşturulan kurullarla hazırlık yapılsa da, buralarda önemli bir müzakere sürecinden geçerek hazırlanan karar taslakları ile şura katılımcılarından herhangi birinin verdiği önerge aynı biçimde oylanıyor ve kabul edilip edilmediğine karar veriliyor (Zorunlu eğitimin kesintili hale getirilebileceğine ilişkin karar, tam da bu şekilde, bir sendika başkanının verdiği önerge sonucu kabul edilmişti).
Milli Eğitim Şurası kimlerden oluşur?
Şuranın karar alma yöntemleri gibi, üye kompoziyonunun da amacıyla uyumlu olduğunu söylemek mümkün değil. Kasım 2010’da gerçekleştirilen 18. Şura’nın öncesinde, diğer bir deyişle illerde şuraya hazırlık toplantılarının başladığı yaz aylarından hemen önce, Mayıs 2010’da Milli Eğitim Şurasına ilişkin yönetmelikte ciddi bir değişikliğe gidilmiş ve Şura katılımcılarının kompozisyonu değiştirilmişti. Katılımcı sayısı 500’den 752’ye çıkarıldı. Yönetmelikle belirlenen “tabii üyeler”in payı % 28’den % 18’e, YÖK tarafından belirlenen üyelerin payı % 12’den % 7’ye düşürüldü. Diğer yandan MEB tarafından belirlenen üyelerin payı % 60’tan tam % 75’e çıkarıldı! Şura üyelerini, mensup oldukları kurumlara ya da toplumsal gruplara göre incelediğimizde, sivil toplum üyelerinin payının % 7’den % 5,5’e, akademisyenlerin payının % 12’den % 9’a düşürüldüğünü görüyoruz. MEB mensuplarının payı (işi MEB’e tavsiye kararları vermek olan bir organın içinde) % 47’den % 49’a çıkarıldı. Ayrıca, MEB tarafından herhangi bir kurumsal bağlantısı olmadan atanabilecek “belirsiz” üyelerin payı ise % 4’ten % 11’e çıkarıldı.
| 17. Şura | 18. Şura | ||
| Üyeleri seçen kuruma göre | Tabii üyeler | 27,8 % | 18,1 % |
| MEB | 59,8 % | 75,0 % | |
| YÖK | 12,4 % | 6,9 % | |
| Üyelerin mensup oldukları kurumlara/toplumsal gruplara göre | TBMM üyesi | 4,8 % | 3,2 % |
| Kamu kuruluşu yöneticisi ve temsilcisi | 22,2 % | 19,8 % | |
| Akademisyen | 12,4 % | 8,9 % | |
| Sivil toplum | 7,2 % | 5,6 % | |
| Özel okul | 2,4 % | 2,4 % | |
| MEB mensubu | 47,0 % | 48,8 % | |
| Belirsiz | 4,0 % | 11,3 % | |
Kaynak: Eğitim Reformu Girişimi, Eğitim İzleme Raporu 2010.
Yönetmelik değişikliğiyle yapılan önemli değişikliklerden bir diğeri, Şura’nın toplanma biçimine ilişkindi. Eski yönetmeliğe göre Şuranın toplanamabilmesi için üye tamsayısının üçte ikisinin hazır bulunması gerekliyken, bu şart Mayıs 2010 değişikliğiyle üye tamsayısının salt çoğunluğuna indirildi. Dolayısıyla Şura, 752 olan üye tamsayısının yarısıyla, yani 376 kişiyle toplanabilecek, 189 kişinin oyuyla karar alabilecek bir noktaya getirildi.
Milli Eğitim Şurası, yalnızca tavsiye niteliğinde kararlar alsa da, geçmişten gelen meşruiyetiyle önemli bir kurumsal düzenleme özelliğini koruyor. Ancak Şura’nın karar alma yöntemleri ve (özellikle Mayıs 2010’da yapılan değişikliklerden sonra) kompozisyonu, Şura’nın geçmişten gelen meşruiyetini geleceğe taşıyabilecek nitelikte değil. Aynı nedenlerle, Şura’da alınan herhangi bir karar, bir kanun teklifine temel oluşturmak için yeterince kuvvetli değil. Eğitim sistemi içinde alınan kararları, araştırma ve kanıt temeline oturtma ihtiyacı her geçen gün daha belirgin hale geliyor.
Aytuğ Şaşmaz
ERG Proje Uzmanı
Bu blog yazısı ERG’nin görüşlerini yansıtmaz. Sorumluluk blog yazarlarına aittir.




