Çalışmalar

Yayınlar

Yazılar

Videolar

Projeler

ERG Sözlük

Haberler

Duyurular

Açıklamalar

Röportajlar

E-Bültenler

Kurumsal

Hakkımızda

Ekip

Yönetim Kurulu

Faaliyet Raporları

Basın

Daha Fazla...

Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors
Yazı
Projeler
Haberler
Yayınlar
Videolar
Kategori
2009
2010
2011
2012
Arka Plan
Çalışmalar
Dünyadaşlık Yazıları
Eğitimde Din ve İnanç Özgürlüğü
ERG Blog
Etraflıca
Özel Sayfalar
Türkiye'de Koronavirüsün Eğitime Etkileri
Uzun Hikâye

“Okul”a Dönüş

Eğitim Reformu Girişimi’nin 2025 ve 2026’da odaklanacağı konulardan biri okul. Bu odaklanmanın ilk adımı olarak, bu yıl 20.’sini düzenleyeceğimiz Eğitimde İyi Örnekler Konferansı’nın (İÖK 2025) temasını da okul etrafında örüyoruz. İÖK 2025’e giden yolda sormaya ve düşünmeye başlıyoruz: Okul nasıl?

Hayatımızın -şanslıysak- on yıldan fazlasını geçirdiğimiz, koridorlarını ezbere bildiğimiz, bazen eğlenerek bazen sıkıntıdan patlayarak saatler geçirdiğimiz yer, okul. “Okul” hemen hemen herkesin kanıksayacak kadar iyi bildiği bir kavram; bir o kadar da didiklemeye müsait, çok katmanlı, herkes için farklı farklı anlamlar taşıyabiliyor.

Konumuz eğitim politikaları olunca, elbette ERG’de birçok çalışmamız doğrudan ya da dolaylı olarak okulla ilgili. Bu yıl, okula biraz daha odaklanmaya karar verdik; 2025 ve 2026 boyunca okul, ERG’nin öncelikli çalışma alanlarından biri olacak.¹ Bu odaklanmanın ilk adımı olarak, bu yıl 20.’sini düzenleyeceğimiz Eğitimde İyi Örnekler Konferansı’nın (İÖK 2025) temasını da okul etrafında örüyoruz.² İÖK 2025’e giden yolda sormaya ve düşünmeye başlıyoruz: Okul nasıl?

Neden okul?

Nasıl’dan önce, biz ERG’de neden okula odaklanıyoruz ve okula hangi açıdan bakmayı önemsiyoruz, bunu biraz açalım.³ 

Okulda geçen zaman: Gelecek ve şimdi

Bir çocuğun hem gününün hem de ömrünün önemli bölümü okulda geçiyor. Aynı zamanda, okulda çalışan yetişkinlerin de. Böyle baktığımızda, okul bir eğitim kurumu olmanın ötesinde, saatlerin, günlerin geçtiği bir yaşam alanı.

Eğitim genellikle gelecekte iyi bir mesleğe, mutluluğa, sosyal statüye, toplumsal refaha erişmemiz için bir yatırım gibi görülür, “hayata hazırlık” olarak algılanır. Elbette işin bu boyutu da eğitimin bir parçası. Ancak, genellikle şunu göz ardı ediyoruz: Hayat ufkun ardında, uzaklarda bir yerde değil, an itibarıyla yaşamaktayız. Dolayısıyla, okulda geçen zaman, hayatın ta kendisi.

Çocuğun iyi olma hâli yaklaşımı da gelecek ve şimdi arasındaki bu ikiliğin altını çizer. İyilik hâline veya esenliğe gelecekte erişmek elbet önemlidir; ancak çocuğun, şimdi, şu anda onu her anlamda destekleyen bir yaşam sürmesinin önemi de göz ardı edilemez. Çocukları ileride mutlu yetişkinler olmaya hazırlamanın yanı sıra bugün de mutlu, güvende ve değerli hissettikleri bir yaşamı onlara sağlamak yetişkinlerin sorumluluğundadır. 

ERG ekibinin “okul” üzerine beyin fırtınasından bir kesit. Mart 2025.

 

Okulun özü: Keşifler ve buluşmalar

Okul en özünde, çocukların kendilerini, başkalarını, çevrelerini ve dünyayı keşfetmelerine alan açmak için var. Bir yandan derslerde öğrenilenlerle, bir yandan ders dışında olan bitenlerle çocukların ilgi alanları, dağarcıkları, becerileri, hayata bakışları, kendilerine dair algıları renkleniyor ve şekilleniyor. 

Sorsalar bize, derim ki, okul dediğin yer hem güvenli ve hem güzel bir uykuyla gittiğin bir yer olmalı. Okulun saatleri değişse, daha kısa olsa, din dersinde tüm dinler öğretilse mesela. Okulda yeni şeyler denemeli, ne yapmak istediğimizi bulmalıyız.

Umay Aktaş Salman’ın “Sıcak bir yuva ile yalnızlık arasında: Çocukların gözünden okul” başlıklı Uzun Hikâye’sinden, 10. sınıf öğrencisi M.E.’nin sözleri. 

Okul çoğu zaman, aileden ve yetişilen ortamdan bağımsız var olunan ilk sosyal ortam. Akranlarla ve yetişkinlerle çeşitli ilişkiler, çatışmalar, uzlaşılar okulda deneyimleniyor; sosyalleştikçe farklı duygular ve onlarla baş edebilmek de öğreniliyor. Okul bir bakıma, çocuğun kendi alıştığı ortamdan çıkıp, kendi gibi olmayanla da tanıştığı yer: Yeni fikirlerle, davranış kalıplarıyla, kurallarla, evinde olmayan imkânlarla veya rol modellerle.

Öğrendikçe ve keşfettikçe ufuklar genişliyor, hayattaki olasılıklar çoğalıyor. Okullar ideal biçimde kurgulandığında, çocukların ilgi alanlarını keşfettikleri, meraklarının peşinden gitmek için gerekli yöntemleri ve araçları edindikleri, bilmedikleri ve kendileri gibi olmayanı tanıdıkları, önyargıları kırdıkları bir yer olabiliyor. 

Okulun koruma, onarma ve eşitleme potansiyeli

Çoklu krizler çağındayız. Pandemi, afetler, ekonomik kriz, iklim krizi, göç… Tüm bunlar  yaşanırken, hayatın devam etmesinde okulun kritik bir rolü olduğunu görüyoruz. Okulların her anlamda dirençli ve dayanıklı olmasını sağlayabilirsek, çocukların eğitim hakkını ve iyi olma hâlini her koşulda güvenceye alırız. Aynı zamanda, okullar kriz ortamında, başta çocuklar olmak üzere çevresindeki tüm topluluk için güvenli, koruyucu ve onarıcı bir alan sunabilir.

Okulun fırsat eşitsizliklerini giderme, açıkları kapatma potansiyeli de var. Örneğin, okulda yemek imkânı sunulduğunda, bazı çocukların günün tek besleyici yemeğini yediği yer okul olabilir. Okulda iyi bir rehberlik servisi, olumlu bir okul iklimi olduğunda okul, çocukların hayatı için dönüştürücü olacak desteği aldıkları, yol gösterici güvenli ilişkiler kurdukları yer olabilir. Bu bakımdan okul, yalnızca eğitim politikalarının değil, çocuğu merkeze alan sosyal politikaların da uygulandığı bir alan olarak düşünülebilir.

Okul nasıl?

Çocuklara en sık sorulan sorulardan biri: “Eee, okul nasıl?” Çoğunlukla, “günün nasıl geçti” anlamına geliyor. Havadan sudan konuşmanın ötesinde, çocuklara okulun nasıl olduğunu gerçekten sormamız lâzım. Bir de tabii, bu soruyu yalnızca çocuklara değil, kendimize, eğitimin tüm paydaşlarına ve okulu şekillendirme gücüne sahip karar vericilere de sormamız lâzım.

Şermin Yaşar’ın Dedemin Bakkalı isimli kitabının kahramanı, 8 yaşındaki Şebnem’e göre yetişkinler çocuklarla konuşmayı pek bilmiyorlar (2016, s. 10).

ERG yıllardır eğitim alanındaki durumu izliyor, okulun nasıl olduğunu ve nasıl olması gerektiğini Türkiye ölçeğinde sistematik biçimde analiz ediyor ve raporluyor. Bunu yaparken hem kamuya açık istatistiklerden yararlanıyor hem de eğitimin paydaşlarını dinlemeye gayret ediyor.

Bu yazının ilk bölümünde, okulu neden önemsediğimizi ve okulu nasıl gördüğümüzü anlattım. Bu anlattıklarım, büyük ölçüde ideal tanımlara ve okulun potansiyeline dayanıyor. Ne yazık ki Türkiye’de mevcut durumda, tüm okulların böyle olmadığını, bu potansiyelin yaşama çoğu zaman geçmediğini biliyoruz.

Örneğin, okul bir keşif ve yeşerme alanı diyoruz; koruma, onarma, eşitleme potansiyeli var diyoruz. Bununla beraber, Uyan Semerci ve arkadaşlarının 2024 tarihli “Krizler Çağında Çocuk Olmak: Türkiye’de Pandemi Sonrasında Çocukların İyi Olma Halini Yeniden Düşünmek” araştırmaları gösteriyor ki, okullarda şiddet ve ayrımcılık yadsınamayacak kadar yoğun yaşanıyor. Özellikle akademik başarı odağının yarattığı baskı, çocukların okulu kendilerini ve gelişimlerini destekleyen bir alan görmelerini engelliyor. Okullar çocukları destekleyeceği yerde, çocukları yetersiz hissettirip kendinden uzaklaştırabiliyor. Dahası, en düşük sosyoekonomik statüye sahip ailelerin çocukları, diğer çocuklara kıyasla daha olumsuz okul deneyimlerine sahipler.⁴

ERG’nin TÜSİAD işbirliğiyle geçen yıl hazırladığı Geleceğin Dünyasına Hazırlanırken Eğitime Bakış: PISA 2022 Bulguları Işığında Türkiye’de Eğitimin Durumu Araştırması” da öğrencilerin okula aidiyet duygularının azaldığını vurguluyor; okullar arasında önemli imkân ve başarı farkı olduğuna, dezavantajlı gruplardan çocukların imkânları daha kısıtlı okullarda yoğunlaştığına işaret ediyor.⁵

“Dezavantajlı okullara yeterli eğitim kaynakları ve nitelikli eğitim personeli sağlandığı ve öğrenci, öğretmen ve veli gibi eğitimin öncelikli paydaşlarının karar alma süreçlerinde etkin yer aldığı okullar, ihtiyaçlara daha hızlı cevap vererek başta öğrenciler olmak üzere paydaşların kendini daha ait hissettiği kurumlar haline gelebilirler.”

Geleceğin dünyasına hazırlanırken eğitime bakış, s. 20.

Okulların fırsat eşitsizliklerini giderme potansiyeline inancımıza karşın, bunun tüm çocuklar için hayata geçmesi için daha atılması gereken çok adım olduğunu biliyoruz.

Nasıl okul?

Bizce okul, “çocukların içine doğdukları şartlardan bağımsız olarak eğitim yaşamlarına akranlarıyla eşit düzeyde başlamalarını mümkün kılmalı; tüm çocuklara hayal ve hedeflerini gerçekleştirmeleri için alan açmalı.”⁷

Bunun hayata geçmesi için en önemli adımlardan biri de çocukların okulun tüm süreçlerinde söz sahibi olmaları. OECD’nin çocuk katılımına dair güncel alanyazını özetleyen raporunda vurgulandığı üzere, çocukların karar alma süreçlerine anlamlı katılımı sağlandığında, hem bireyler hem de topluluklar olumlu etkileniyor. Okul bağlamında, çocukların akademik başarılarından, sınıf ortamına ve okul ikliminin geneline kadar olumlu etkiler gözlemleniyor. Okullarında söz sahibi olan çocuklar, daha özgüvenli ve okula daha ait hissediyorlar; çocukların söz sahibi olduğu okullarda akran zorbalığı ve okulu terk azalabiliyor.

Tam da burada, nasıl bir okul istediğimizin temelini atarken sözü çocuklara bırakalım.

Okul, bizim için bir yerden sonra gitmemek için gün saydığımız bir yer değil, bizimle birlikte tasarlanmış bir yer olmalı. Okul inşa edilişinden müfredata kadar bizimle birlikte tasarlanmadıkça bizden uzaklaşıyor. Bizlerle tasarlansa öğrenme tamamen değişir, farklı bir boyut alır.

Umay Aktaş Salman’ın “Sıcak bir yuva ile yalnızlık arasında: Çocukların gözünden okul” başlıklı Uzun Hikâye’sinden, 11. sınıf öğrencisi F.K.’nın sözleri.

Bu yıl ve önümüzdeki yıl, okulun nasıl olduğunu ve nasıl olmasını istediğimizi hep birlikte irdeleyelim istiyoruz. 

  • Çocuğun kendini güvende, değerli ve ait hissettiği bir okul nasıl mümkün olabilir? 
  • Tüm çocukların kapsandığı, korunduğu, gelişip yeşerdiği bir okul neye benzer?

Önümüzdeki aylarda yayımlayacağımız video söyleşiler, blog yazıları ve 20. Eğitimde İyi Örnekler Konferansı’yla okul üzerine düşünmeye devam edeceğiz. Eğitimin tüm paydaşlarını bizimle birlikte düşünmeye ve hayal etmeye davet ediyoruz.

¹ Öncelikli çalışma alanlarımızın diğeri de öğretmen politikaları. Bu alandaki çalışmalarımızı sizlerle önümüzdeki aylarda buluşturacağız.

² 20. Eğitimde İyi Örnekler Konferansı için 18 Ekim 2025’te Sabancı Üniversitesi Tuzla Yerkeşkesi’nde buluşuyoruz!

³ Ekip arkadaşlarım Serdar Güneri ve Özgenur Korlu’yla okul konusuna nasıl yaklaştığımızı özetleyen Eğitim 360° söyleşimizi buradan izleyebilirsiniz.

⁴ Uyan Semerci, P., Erdoğan, E., Akkan, B. Durmuş, G. (2024). Krizler Çağında Çocuk Olmak: Türkiye’de Pandemi Sonrasında Çocukların İyi Olma Halini Yeniden Düşünmek. İstanbul Bilgi Üniversitesi.

⁵ Korlu, Ö., Kesbiç, K., Gencer, E. G. ve Kotan, H. (2024). Geleceğin dünyasına hazırlanırken eğitime bakış: PISA 2022 bulguları ışığında Türkiye’de eğitimin durumu araştırması. TÜSİAD ve ERG.

⁶ A.g.e., s. 20.

⁷ Gencer, E. G. & Akay, S. S. (2023, 12 Eylül). Çocuğun İyi Olma Hâlini Amaçlayan Bir Okul Nasıl Olmalı? ERG.

⁸  Gottschalk, F. & H. Borhan (2023). “Child participation in decision making: Implications for education and beyond”, OECD Education Working Papers, No. 301, OECD Publishing, Paris, https://doi.org/10.1787/a37eba6c-en, s. 13-15.

Bu İçerikler İlginizi Çekebilir
Bir yarıştan fazlası LGS (2)
Blog_Sehir Odakli Cocuk
TIMSS 2023 sonuçları ne diyor
1 2 3 4 37 38 39
Skip to content